Son birkaç gündür TA-65 molekülü ve telomer konusu yersiz biçimde kanserle ilişkilendirilmektedir. Bilimsel bir veriye dayanmayan söylemler ortaya çıkmıştır. Konunun güncel olması nedeni ile maalesef basında oldukça fazla gerçek dışı, spekülatif habere rastlamaktayız. Telomer biyolojisi 2009 Yılında Nobel ödülü almış son derece bilimsel bir alandır. TA-65 besin desteği ise 2007 yılından bu yana Amerika’da ve gelişmiş Avrupa Ülkelerinde diğer ülkelerde güvenle doktorlar tarafından binlerce insana kullandırılmaktadır. FDA'ın besin takviyelerini yöneten otoriteleri tarafınca GRAS (Generally Recognased As Safe) isimli güvenli belgesine sahip bir üründür. Telomer'in ne olduğu, önemi, kanser ile bağlantısı gibi bir çok doğru bilgiye buradan ulaşabilirsiniz; Curring Aging
Önsöz
İnsan yaşını sadece geçen yıllar belirlemiyor, yaşlanma süreci aslında hücresel düzeyde gerçekleşir ve kişilerin biyolojik yaşı takvim yaşlarından farklıdır. Ölümsüzlük, genç ve sağlıklı kalmak, insanlık tarihinin başlangıcından beri bir hayal, kitaplara ve filmlere konu olmakla beraber bilim bu konuda da çalışmaktan geri durmamıştır. Bugün geldiğimiz noktada bu bir hayal olmaktan çıkmaktadır ve 150 yaşına kadar sağlıklı yaşama olanağı ufukta görünür olmuştur. Genetik alanında özellikle son 10 yılda yaşanan baş döndürücü gelişmeler sayesinde, bir kişinin genetik şifresinin tamamı çok kısa bir sürede ve uygun bir maliyetle çözülebilir hale gelmiştir. Bu çalışmalar her bireyin genetik açıdan benzersiz olduğunu ortaya çıkarmış ve tıp pratiğini derinden etkilemiştir. Kişiler arasındaki genetik farklılıklar, birbirimizden farklı hızlarda yaşlanmamızdan da sorumludur ve günümüzde yapılan genetik testlerle bu hız kişiye özgü bir şekilde ölçülebilmektedir.
Bu ölçüm, kromozomlarımızın uçlarında yer alan telomer adını verdiğimiz koruyucu DNA bölgelerinde yaşla birlikte meydana gelen kısalmaların belirlenmesiyle gerçekleştirilmektedir. Her hücre bölünmesinde telomerler bir miktar kısalır ve bu kısalmalar yaşlanma süreciyle direkt olarak ilişkilidir. Telomer kısalması her bireyde farklı hızlarda gerçekleşir ve birbirimizden farklı hızda yaşlanmamızdan sorumludur. Günümüzde telomer uzunlukları belirlenerek bir indeks oluşturulmakta ve bu indeks kişinin takvim yaşı ile karşılaştırılarak bir değerlendirme yapılmaktadır. Bir kişide telomer uzunluğunda yaşına göre beklenenden daha fazla bir kısalma söz konusu ise, telomer boylarını koruyucu önlemlerin alınması gündeme gelmektedir. Böylece, yaşlanma hızının genetik olarak belirlenmesi kişiye özel bir anti-aging programının düzenlenmesini, hücresel düzeyde yenilenme ve gençlik sağlamaktadır.
Dr. Bill Andrews'un bu kitabı, telomer biliminin geldiği son noktaları özetleyen temel kaynaklardan biridir. Dr. Andrews biyoteknoloji alanında 28 yıldır çalışmaktadır ve son 16 yılını telomerlerin kısalmasının engellenmesi ile insan hayatının uzatılması ve daha sağlıklı hale getirilmesi konusuna adamıştır. Kendisi telomer boylarının kısalmasını önleyen telomeraz enzim genini keşfeden kişidir ve bu alanda en önde gelen bilim adamlarından birisidir. Dr. Andrews aynı zamanda telomeraz enzimini aktive eden, astragallus bitkisinden elde edilen TA-65 molekülünü de bulan kişidir ve ABD'de bu alanda 45 teknoloji patenti bulunmaktadır. Kendisi halen Sierra Sciences'da Başkan olarak telomeraz ekspresyon teknolojileri üzerindeki çalışmalarına devam etmektedir.
Yaşlanma sürecinin yavaşlatılabilir olması, uzayan yaşamın sağlıklı bir şekilde geçirilmesini gündeme getirmiştir. Genetik bilimi bu konuda da önemli ilerlemeler kaydetmiştir ve yapılan genetik testlerle bireylerin hastalık riskleri önceden belirlenebilmekte, daha oluşmadan önlenebilmekte, hastalar ise çok erken teşhis edilebilmekte ve tamamen kendilerine özgü bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Hastalıklar oluştuktan sonra %10 oranında tedavi edilebilirken, daha oluşmadan kişilerin kendine özgü riskleri belirlendiğinde %90 oranında çok daha makul maliyetler ile önlenebilir olmaktadır.
Genetik testler ile elde edilen bilgiler sadece hastalık durumunda değil sağlıklı yaşam için de kullanılmaktadır ve günümüzde kişilerin diyetleri ve egzersiz programları bile genetik profillerine göre tamamen kendilerine özgü olarak düzenlenmektedir.
Sonuç olarak, bilimin geldiği son noktada kişilerin sadece maksimum potansiyel yaşlarına erişmesi değil, eklenen ilave yılların sağlıklı, zinde ve aktif olarak yaşanması gündemimizdedir. Bu kitap başlangıçtan itibaren bu alandaki gelişmelerin bilimsel altyapısının anlaşılması için önemli bir rehber olacaktır.
Prof. Dr. Hakan Cangül
Tıbbi Genetik Uzmanı
Yorumlar
Yorum Yaz
Cevap Yaz